Bartın'da yaşanan kadına yönelik şiddet olayları bir kez daha Türkiye’nin gündemine oturdu. Esra S. isimli kadın, eski eşi Ali K.’yi henüz belirlenemeyen bir nedenle bıçaklayarak öldürdü. Olayın şok etkisi yaratan diğer bir yanı ise Esra S.'nin, cinayet sonrasında üvey kızı Elif K.'yı da ağır yaralaması oldu. Bu olay, toplumda yankı uyandırırken, kadın cinayetlerinin önlenmesiyle ilgili tartışmaları da yeniden alevlendirdi.
Olay, Bartın’ın sakin bir mahallesinde gerçekleşti. Komşularının ifadesine göre, Esra S. ve Ali K. sık sık tartışan bir çift olarak biliniyordu. Yalnızca son bir yıl içinde parça parça yaşanan şiddet olayları ve rapor etmemek adına sık yapılan şikayetler, olayların kötü gidişatını gözler önüne seriyor. Emniyet güçleri, Esra S.'nin eski eşini defalarca kez darp ettiğine ve buna dair kayıtların bulunduğuna dair bilgiye de ulaştı. Aralarındaki sorunun bir türlü çözülememesi, sonunda bu trajik olaya zemin hazırladı. Olay gününde, Esra S. ve Ali K. arasında başlayan tartışma, ne yazık ki ölümle sonuçlandı.
Bartın’daki bu olay, yalnızca yerel değil, ulusal boyutta da ciddi tepkilere yol açtı. Sosyal medyada, "#KadınaŞiddet" etiketiyle yapılan paylaşımlar faturanın, cinayetin bir kadın olarak üzerindeki yansımalarını ve geçmişte göz ardı edilen sorunları masaya yatırdı. Türkiye, son yıllarda artan kadın cinayetleriyle mücadele etmekte zorlanıyor. Bu tür olaylar toplumda, kadınların güvenliği, hakları ve eşitlikleri konusunda ciddi tartışmalar başlatıyor. Bartın’daki cinayet, çok sayıda kadının maruz kaldığı bu tehlikeli tutumların ve sistemin bir yansıması olarak değerlendirildi.
Esra S., gözaltına alındıktan sonra adli mercilere sevk edildi. Üvey kızı Elif K.’nın durumunun ciddiyetini koruduğu, hastanede yoğun bakımda tedavi altında olduğu öğrenildi. Olayın meydana gelmesinin ardından, mahallenin kadınları vicdanları sızlayarak, "Biz bu durumu durdurmak istiyoruz. Her gün kadınları kaybetmek istemiyoruz" şeklinde açıklamalar yaptılar.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde verilen bir söz olan “Kadını korumak, aileyi korumaktır” anlayışı, günümüzde hâlâ önemini korumaktadır ama bunun yanı sıra, erkek şiddeti ve kadına yönelik zarar verme eylemlerinin açığa çıkarılması gerekiyor. Bartın’daki bu trajedi, adaletin bu tür olayların üstesinden gelebilmesi için neler yapılması gerektiğini tartışmayı gerektiriyor. Her ne kadar caydırıcı cezalar olmasa da, toplumun bu konudaki duyarlılığının artması, benzer olayların yaşanmaması adına bir umuttur.
İlerleyen günlerde, ülkedeki kadın cinayetlerine dair yeni yasaların gözden geçirilmesi, eğitici programlarının yaygınlaştırılması ve şiddet karşıtı duyarlılıkların artırılması konuları da masaya yatırılacak. Bartın'daki bu acı olay, bir kez daha tüm Türkiye’de bir ses olması açısından kritik öneme sahip. Her kadının, eşit bir birey olarak yaşam hakkını savunmak ve bunu birlikte sağlayabilmek için mücadele edilmesi gerekmektedir.