Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), son zamanlarda meydana gelen gelişmeler sonucunda İran'daki denetim ekiplerini çekme kararı aldı. Bu durum, hem uluslararası kamuoyunda hem de nükleer anlaşmalarda önemli bir tartışma yarattı. İran'ın nükleer programına dair endişelerin giderek arttığı bir dönemde, UAEA'nın bu adımı, enerji güvenliği ve diplomatik ilişkiler açısından büyük bir risk oluşturabilir. Peki, UAEA’nın neden böyle bir karar aldığını ve bu durumun sonuçlarını daha yakından inceleyelim.
UAEA, nükleer silahların yayılmasını önlemek amacıyla 1957 yılında kurulan ve nükleer enerjiye ilişkin uluslararası iş birliğini destekleyen bir kuruluş. Özellikle nükleer silahların yayılmasını engelleme bağlamında, üye devletlerdeki nükleer tesislerin denetiminden sorumludur. İran, 2015 yılında P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) ile imzaladığı nükleer anlaşma ile dünya genelinde bir dönüşüm yaşamıştı. Ancak, 2018'de Amerika Birleşik Devletleri'nin anlaşmadan çekilmesi ve sonrasında uygulanan sert yaptırımlar, İran'ın nükleer faaliyetlerini arttırmasına neden oldu.
UAEA'nın İran'daki denetim faaliyetleri, ülkenin nükleer programlarının şeffaflığı açısından büyük önem taşıyor. Ancak, son dönemde UAEA'nın denetçileri, İran hükümetinin kendilerine erişim konusunda kısıtlamalar getirdiğini iddia etti. Hükümetin denetçilere sınırlandırmalar getirmesi, nükleer programın denetlenmesinin önündeki engelleri artırmıştı. Bu durumda UAEA, denetim işlevinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için ekiplerini geri çekme kararı almak zorunda kaldı.
UAEA'nın İran'dan denetçilerini çekme kararı, dünya genelinde birçok ülke tarafından çeşitli tepkilerle karşılandı. Özellikle Avrupa ülkeleri, İran'ın nükleer programıyla ilgili şeffaflık eksikliğinden endişe duyuyor. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Temsilcisi, bu kararın, İran’ın nükleer silah geliştirme faaliyetlerine yönelik izleme kapasitesini zayıflatacağını ifade etti. Bu durumun, bölgedeki jeopolitik dengeleri bozma potansiyeli taşıdığına dikkat çekildi.
İran ise, UAEA'nın denetim ekiplerinin geri çekilmesini kendi nükleer programındaki bağımsızlık ve egemenlik haklarının bir yansıması olarak değerlendirdi. Hükümet yetkilileri, UAEA'nın kararını eleştirerek, bunun uluslararası ilişkilerdeki dengeyi bozabileceği uyarısında bulundu. Bu durumun, İran'ın nükleer programındaki şeffaflık açısından olumsuz etkileri olacağını da kabul etmiyorlar.
Bölgedeki nükleer gerilimler, zaten hassas olan İran-ABD ilişkilerini daha da gergin hale getirebilir. Nuketizasyon konusundaki endişelerin yanı sıra, İran'ın komşu ülkeler üzerindeki etkisi ve yeni bir silahlanma yarışının ortaya çıkması kaygıları arttırıyor. Ayrıca, UAEA'nın denetim mekanizmasının zayıflaması, diğer ülkelerin nükleer silah geliştirme potansiyelini artırmasına yol açabileceği gibi, nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarını da hedef alabilir.
Sonuç olarak, UAEA'nın İran'daki denetçilerinin çekilmesi, hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde birçok olumsuz etki doğurma potansiyeline sahip. Bu durum, nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik çabaların sekteye uğramasına neden olabilirken, aynı zamanda bölgede yeni bir silahlanma yarışını da tetikleyebilir. Uluslararası toplumun bu konudaki tutumu ve atacağı adımlar, gelecekte yaşanacak olayların seyrini belirleyici bir rol oynamaktadır.
UAEA, bu durum karşısında gelecekte nasıl bir denetim politikası izleyip izleyeceği konusunda belirsizlikler taşısa da, İran'ın nükleer programı üzerindeki uluslararası baskının artması kaçınılmaz görünüyor. Bu açmaz, herkes için risk teşkil ederken, tüm dünyayı daha fazla düşündüren bir mesele olarak öne çıkıyor.